
A İSTANBULTÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ
Ethem paşa İstanbul'a tevliyet almaya gitmiş. Orada güzellere takılmış yedi sene Kütahya' ya dönmemiş. O zamanın kültürlü hanımlarından biri olan güzel eşi Esma Hanım bir şiir yazmış. Bu şiir zamanla türkü haline gelmiş.
A İSTANBUL TÜRKÜSÜ
A İstanbul beyim aman sen bir hanmısın
Varan yiğitleri de beyler aman yudan senmisin
Gelinleri yarsız goyan bi danem senmisin
GİDİP DE GELMEYEN DE BEYLER AMAN YARİ BEN NEYLEYİM
VAKİTSİZ AÇILANDA BEYLER AMAN GÜLÜ BEN NEYLEYİM
A İstanbul beyim aman ıssız kalası
Taşına toğrağına beyim aman güller dolası
O da bencileyin aman yarsız kalası
GİDİP DE GELMEYEN DE BEYLER AMAN YARİ BEN NEYLEYİM
VAKİTSİZ AÇILANDA BEYLER AMAN GÜLÜ BEN NEYLEYİM
KADINLAR HAMAMI TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ
"A Hamamcı bu hamama güzeller kim gelir" türküsü söylenerek önce yaşlılar soyunur, gençlerde onlara hizmetle çamaşırlarını toplayıp bellerine peştemallarını dolar, sedefli nalınlarını önlerine çevirir, kollarına girip bir ellerine taslarını alarak kurna başına büyükleri yerleştirir, geri dönerek kendileri soyunup, bellerine peştemallarını sarınır, ellerinde gümüş tasları ile onlarda hamama girerler. Büyükleri yıkadıktan sonra gençler havuzun etrafında sıralanıp "Helesaya hesa, heye mola hesa" "İstanbul 'dan sandık gelir, içi dolu fıstık gelir" veya "Bismillahi başlıyalım, bu yıl burda kışlayalım, helesaya hesa" deyip kendilerini havuza atarlardı.
Büyüklerin giyinmeye başlayacaklarında, gençlerde hamamdan dışarıya çıkarlar ve büyüklerine hizmet yarışına girişirler, sıradan başlıyarak büyüklerin elleri öpülür ve hepsi birden ayakta karşılarına dizilirler. Büyükler "Evlatlarımız sıhhatler olsun, bin yaşayın, sizlerde bizler gibi hürmet görünüz, buyurun giyinin" derler.
Yaşlılar siyah Bağdat carlarını, gençlerde renkli, sırmalı carlarına bürünürler ve yaşlıların arkasından yola koyulurlar.
AH HAMAMCI TÜRKÜSÜ
Ah Hamamcı bu hamama güzellerden kim gelir
Ah ne bileyim ay efendim aman günde yüzbin can gelir
Ardından cariyesiyle aman önünde sultan gelir
Yağma yağmur esme rüzgar aman yolda yolcum var benim
Serimi sevdaya salan aman yar ile cengim var benim
Girdim yarin bahçesine gülleri fincan gibi
Gerdanında üç beni var aman her biri mercan gibi
Gel sarılalım beraber aman ikimiz bir can gibi
Yağma yağmur esme rüzgar aman yolda yolcum var benim
Serimi sevdaya salan aman yar ile cengim var benim
AHMET BEY 'İN BİR KÜHEYLAN ATI VAR
Ahmet Bey, Kütahya 'nın tanınmış ve zengin bir ailenin oğlu, bir de kız kardeşi var. Babası haznedar oğullarından Emin efendi, Annesi Osman beylerden Ayşe hanım. Evleri kobak dibinde bir koca konak fakat ekseri günleri Tavşanlı 'ya bağlı ESENKÖY (İsaköy) de bulunan çiftlikte geçiyor. Aynı zamanda Ahmet medrese tahsili görüyor. Kütahya 'daki medreseye Küheylan atı ile gidip geliyor. Ahmet o zaman o kadar yakışıklı ve güzel ki dillere destan Küheylan at Ahmet' i, Ahmet küheylan at ı tamamlıyor. Nice kızların gönlünde hep Ahmet. Mahalleden gelip geçtikçe Ahmet'e bakmaya doyamıyorlar. Lakin Ahmet bunları hiçmi hiç umursamıyor. O 'nun kafasında hep okumak..
Kendisi tanınmış bir ailenin oğlu ya, birde canciğer arkadaşı varki ailesine denk bir ailenin oğlu. Meşhur şairlerimizden, Hacı Pesendinin oğlu adı Çakır Efe ikiside aynı medresede okuyor, beraber geziyor, beraber yiyor, beraber içiyorlar. Lakin gezdikleri yerde bütün gözlerin Ahmet 'te olması önemsizde olsa Çakır 'ın yüreğinde bir kıskançlık kıvılcımı çıkmasına sebep oluyor. Ama ne kadar kıskansa yine de ahbaplar, kardeşler dostlar.
Kütahya'da o zaman gençlerin, delikanlıların akıllarını çelecek, kötü yola itebilecek bir iki hafif meşrep kadın nam salmış, İşte bütün gençlerin gözü bu kadınların birinde veya ikisinde. Çakır 'da bu kadınların birine dadanmış. Dadanmış ki ne dadanmş. Medreseyi bile görmez olmuş. Bu hafif meşrep kadının adı "DÜVERLİ" körolası çekmiş çıkarmış Çakır'ı medreseden. Gençlik bu ya sonunu düşünmemiş. Öte yandan Ahmet hiç mi hiç bulaşmamış bu işlere. Çiftlikten medreseye, medreseden çiftliğe gidip gelmede küheylan atı ile yaşı 21-22. Bu arada Ahmet 'e sözde kesilmiş. Başına devlet kuşu konan bu şanslı kız Ahırardından. Çakır ise Düverli ile almış başına gidiyor. Fakat kafasında Ahmet 'i de o bataklığa çekmek var. Güya iyilik yapacak. Lakin Ahmet bütün ısrarlarına rağmen hala eteğini bulaştırmamış bu işe. Çakır sa o derece inatçı Düverli ile mutlaka buluşturacak Ahmet'i.
Günlerden bir gün Ahmet 'in medresede imtihanı var. Ve Çakır bilirki Ahmet mutlaka gelecek, düverliyi ayarlar, alır evine kapatır. İmtihandan çıkan Ahmet 'in yakasına yapışır. Ahmet bakarki kurtuluş yok, çaresiz gider. Kapıdan girdiklerinde, Düverli birde ne görsün karşısında dillere destan yakışıklı güzeller güzeli Ahmet. Dayanamaz hiç beklemeden Ahmet'in boynuna sarılmak ister. Önceleri Ahmet iter düverliyi utancından. Bakarki düverli ısrarlı, nede olsa gençtir Ahmet ve çaresiz düverliyi alır kucağına. Bütün olanları şaşkınlıkla seyreden Çakır 'ın yüreğindeki o küçücük kıvılcım büyür parlar alevler içinde yanmaya başlar. O ateşin şiddeti ile gözü kararan Çakır saniyede belinden çıkardığı sivri kamasını, yukarı odaya çıkmaya hazırlanan Ahmet 'in sırtına olanca hızı ile saplar. Daha kapı arkasındalardır. Bıçağı yer yemez Ahmet, can havli ile geriye döner. O dostunu o kardeşini göremez. Çakır kaçmıştır. Ahmet sırtındaki bıçak ile birlikte fırlar sokağa Kemer hamamının karşısındaki aralıktan iner evine girmek ister. Fakat Cemalettin Sultan 'ın önüne gelince gözleri kararır, dizlerinde derman biter ve orada yığılır kalır. Biran şeytana uyan Ahmet, bıçaklanarak öldürülmüştür. Hemde gencecik yaşta. Cenazesini hemen kızkardeşinin evine getiriverirler. Kara haber tez duyulur ve çiftliğe ulaşır. Ulaşırda bir evin bir oğlu yoktur artık. Hacı Pesendi kendi oğlunamı yansın Ahmet 'emi yansın yoksa aile dostu Emin efendiyemi yansın bilemez. Emin efendinin yüzüne nasıl bakacağını düşünür. Düşünürde yüreğindeki bu ateşi Pesendi: Şimdiki Vakıflar binasının bulunduğu yerdeki sebillerden birinin üzerindeki mermere geçittirir ve şöyle der :
Bir zalimden bir alim
Bir alimden bir zalim
Allah bana evlat verdi
Essalatü vesselam
Dünya minnetsiz,
baş yok vesselam
Cenazesine büyük bir kalabalık iştirak eder ve Musalla mezarlığına emanet edilir. Bir haftasına kalmaz babası Emin efendinin gözleri görmez olur. Kütahya yanar tutuşur. O güzeller güzeli, civan boylu, yakışıklı Ahmet 'in öldüğüne kimse inanamaz. Bir müddet sonra bir türkü çıkar, dilden dile dolaşmaya başlar ve bizlere kadar gelir.....
AHMET BEY 'İN BİR KÜHEYLAN ATI VAR
Ahmet beyin bir küheylan atı var
Mavi şalvarının bende yükü var
Ahmet beyin benden başka nesi var
Saklan dağlar Ahmet beyin kışından
Hiç sevdalar geçmedimi başından?
Annem benim sandığımı açmasın
Mavi şalvarıma uçkur takmasın
Oğlum gelecek diye yola bakmasın
Saklan dağlar Ahmet burdan geçtimi ?
Yoksa hovardalar aldı kaçtımı ?
Ahmet beyin boy kürkü var dizinde
Püskürme ben hu çekiyor yüzünden
Şimdi kızlar hiç durmuyor sözünde
Saklan dağlar Ahmet beyin kışından
Hiç sevdalar geçmedimi başından ?
Ahmet beyin boy kürkü var sarıdan
Ahmet beyin kaderi yok karıdan
Dos bildiği bıçakladı geriden
Saklan dağlar Ahmet burdan geçtimi
Yoksa hovardalar aldı kaçtımı ?
ELİF DEDİM BE DEDİM
Elif dedim be dedim aman
Gız ben sana ne dedim
Guş ganedi galem olsa
Ah yazılmaz benim derdim
Elifim noktalandı aman
Az derdim çokcalandı
Yetiş anam yetiş bubam aman
Ah mezarım tahtalandı
(Ah çeyizim bohçalandı)
FERACEMİN UCU SIRMA
Feracemin aman aman ucu sırma
Bıyıkları burma burma
Git güzel karşımda durma
AL HANÇERİ VUR BOYNUMA
SAAT BEŞDE GEL GEL YANIMA
Feracemin aman aman al yakası
Terziler vurur makası
Kolu dibinden kopası
AL HANÇERİ VUR BEN ÖLEM
KAPINIZA KÖLEN OLAM

GİDİN BULUTLAR GİDİN
Gidin bulutlar gidin
Ah yarime selam edin (gel gel gel aman)
Yarim uykuda ise
Uykusun haram edin (Ayle bir danem ayle)
Giderisen uğurlar olsun
Dağlar taşlar yolun olsun (gel gel gel aman)
Benden başka yar seversen
İllahi gözün kör olsun (Ayle bir danem ayle)
Gidiyorum elveda
Bu can yoluna feda (gel gel gel aman)
Kavuşmadık yar olmaz
Kavuştur bari hüda (Ayle bir danem ayle)
GUMARI TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ
Anonim halk edebiyatı örnekleri içinde bilhassa türküler, o devrin sosyal yaşayış, seviye, zevk, anane ve birtakım insan ihtiraslarını apaçık ortaya koyan en değerli eserleridir.
Olayların peşi sıra meydana geldikleri gibi tesir küddetini zamanın akımına bırakılırlar. Dilden dile, ufak tefek ayrıntıılarla söylnenenler bile gene bu değişimleri ile de dil yönünden bize yararlı olurlar. Seneler geçtiği halde orjinal güfte ve melodisini kaybetmeyen pekçok türkümüz vardır.
İşte bu türkülerimizden bir örnek ;
O zamanlarda, Kütahya eşrafından birisi (Kamil) karısının üstüne başka bir kadınla münasebet kurar. Etrafından herkes karısına, kocasının kendisini aldattığından bahseder. Kadın (Şamlı Kızı) kocasına çok bağlı olduğu ve böyle bir duruma ihtimal vermediği için inanmak istemez. Birgün, birkaç kadın, gizlice karısına durumu pencereden gösterirler. Şamlı kızıi çok sevdiği (Kiraz) isimli kadınla beraber görünce baygınlıklar geçirir. Nihayet bu olaya çok içerleyen kadın tarafı, kocasına GUMARI Köyü yolunda tuzak kurarak sol böyründen kurşunla yaralarlar. İşte o zaman bu olay dolayısıyla yakılan türkü Kütahya 'da halen sevilerek söylenen türkülerdendir.
GUMARIYA İNE ÇIKA
Gumarıya ine çıka yol sandım
Ayağıma diken battı gül sandım
El kızını ben kendime yar sandım
ÖRT ANAM YOSMAMI BOYLU BOYUNCA
ELLEMEN UYUSUN GÜNLER DOĞUNCA
Gumarıya varsa gele yoruldum
Kurşun geldi sol böğrümden vuruldum
Vuruldumda cümle aleme duyuldum
ÖRT ANAM YOSMAMI BOYLU BOYUNCA
ELLEMEN UYUSUN GÜNLER DOĞUNCA
Karyolada gürül çarşaf yayılır
Şamlı kızı odalarda bayılır
Deli müdür noldum diye sarılır
ÖRT ANAM YOSMAMI BOYLU BOYUNCA
ELLEMEN UYUSUN GÜNLER DOĞUNCA
Bir taş attım pencereye tık dedi
Gambır garı Kiraz evde yok dedi
İnanmazsan çık yukarıya bak dedi
ÖRT ANAM YOSMAMI BOYLU BOYUNCA
ELLEMEN UYUSUN GÜNLER DOĞUNCA
Uzun olur Gumarı 'nın çamları
Sel gibi akıyor kel kamil 'in kanları
Ko beklesin Gumar' lı oğlan damları
ÖRT ANAM YOSMAMI BOYLU BOYUNCA
ELLEMEN UYUSUN GÜNLER DOĞUNCA
HİSARDAN İNMEM DİYOR
Hisardan inmem diyor
Anam basma don giymem diyor
Keser isen pullu kes
Aman yanına gelmem diyor
PEMBELİDİR KIZIN ADI PEMBELİ
AL BAŞINDAN ÇEMBERİ
AĞLATMAYIN DİLBERİ
BEN YANDIM AMAN AMAN
Hisarın ardındayım
Aman saatin dördündeyim
Eller uykusun uyur
Ben senin derdindeyim
PEMBELİDİR KIZIN ADI PEMBELİ
AL BAŞINDAN ÇEMBERİ
AĞLATMAYIN DİLBERİ
BEN YANDIM AMAN AMAN
Hisarın ardı bosyan
Yıkılsın arabisyan
Arabistan kızları
Ne don giyer ne fistan
PEMBELİDİR KIZIN ADI PEMBELİ
AL BAŞINDAN ÇEMBERİ
AĞLATMAYIN DİLBERİ
BEN YANDIM AMAN AMAN
GARMI YAĞDI KÜTAHYANIN DAĞINA
Kütahya 'nın tanınmış ailelerinden, Ebelerde bir hacı hafız vardır. Hacı hafız küçükken komşunun kızı Azime 'ye beşik kertiği ederler. Zamanla büyüyen serpilen bu iki genç evlenme çağına gelirler. Lakin kız babası sözünde durmaz. Azime 'yi başkasına verir. Bunu duyan hacı hafız deliye döner. Zira Azime'ye sırılsıklam aşıktır. Kimse zaptedemez hacı hafızı. Ailesi bir miktar para vererek hacı hafızı şehirden uzaklaştırır. Bir müddet sonra geri dönen hacı hafız Kundukviran daki bahçelerine gider. Bahçesinin bütün toprağını, Azime 'ye maniler atarak un eleğinden geçirir. Fakat aradan yıllar geçmiş ikiside yaşlanmışlardır artık. Bir akşam üstü ihtiyar Azime evinin önünü süpürmekteyken, evine dönmekte olan Hacı Hafız, Azime 'yi görür ve eğilip Azime 'ye şöyle der. "SUDA SÖĞÜT ÇÜRÜMEZ, ESKİ SEVİ FARMIAZ. Ay Azimem sende bittin bende bittim" Bunu duyan Azime "OB HALA MI BENDE GÖZÜN VAR" diyerek içeriye kaçar. Hacı Hafız bu işin bittiğini geç te olsa anlamıştır.
GARMI YAĞDI KÜTAHYANIN DAĞINA
Gar mı yağdı Kütahya 'nın dağına
Ateş düştü ciğerimin bağına
Gül döşetmiş şalvarının ağına
GAYIRMA SEVDİĞİM GÜN BÖYLE KALMAZ
YANAR DERUNUMUN ATEŞİ SÖNMEZ
Çubuğum yok yol üstüne uzatsam
Takatım yok var yolunu gözetsem
Menendin yok seni kime bezetsem
A DAYLER, EY DAYLER LALELİ DAYLER
İKİ ELİ KOYNUNDA BİR GELİN AYLER
Karşı karşı yaptıralım hanları
Kaldıralım kasaveti gamları
Doldur içem şişedeki demleri
FİNCANI ZARFINDAN AŞIREN DERLER
AKLIMI BAŞIMDAN KAÇIREN DERLER
Yüksek konaklarda hümayun perde
Canım kurban olsun merdoğlu merde
El ele gezseydik bir tenha yerde
Külhan tütününden baskın yanarım
Uyur uyanırım yari ararım
Ay Azimem hangi bağın gülüsün
Sen Mevla 'nın bir sevgili kulusun
Nettim sana sen Allah 'tan bulursun
GAYIRMA SEVDİĞİM GÜN BÖYLE KALMAZ
YANAR DERUNUMUN ATEŞİ SÖNMEZ
Evlerinin evi yümsek bayırdır
Aşkı bilmeyenler mutlak gavırdır
Gayırma sevdiğim sonu hayırdır
YETİŞ A SEVDİĞİM GEÇİYOR İŞ İŞTEN
AŞIRDILAR KARLI DAĞDAN KEŞİŞTEN
Melek misin yeşil donlar giyersin ?
Cellat mısın tatlı canlar kıyarsın ?
Çocuk musun el sözüne uyarsın ?
AÇILDI ÇİĞDEMLER GELMESİ YAZLAR
COŞKUN OLUR ON BEŞİNDEKİ KIZLAR
Aşıkların taşa geçer ilenci
Yalvara yalvara oldum dilenci
Var git ikrarından dönen yalancı
İKRARINDAN DÖNEN DİLBER TATLOLUR
HOVARDA YANINDA PEK KIYMATLOLUR
Ay Azimem nerde isen varayım
Gökte isen merdivenler kurayım
Çıkası canımdan nasıl durayım
A BENİM ENGELDEN AŞAMADIĞIM
HALİNİ HATIRINI SORAMADIĞIM
Bir berat gecesi tutuldu dilim
Silaha bıçağa varamadı elim
Ne yaman zor imiş geciken ölüm
ÖLÜM OLSA AYRILIKLAR OLMASA
BEN SARSAM YARİMİ ELLER SARMASA
Ebelerin şakşaklıdır kapısı
Bilmem melek bilmem huri yapısı
Gıran girsin yardan gayri hepisi
A DAYLER EY DAYLER LALELİ DAYLER
LALESİ GOYNUNDA BİR GELİN AYLER
Karanlık evleri sildim süpürdüm
Pamuk şiltelere gelin götürdüm
Yari düşte gördüm aklım yitirdim
KARANLIK EVLERİN ÇIRASI KIZLAR
MEVLAM MURADINI VERESİ KIZLAR
Sabah yeli sen yellerin başısın
Nazlı yare benden selam taşırsın
Aç beyaz göysünü varsın üşüsün
BEN MURADIMI ALAMADIM AL ALSIN
ELLER ALSIN YELLER SEL ALSIN
Türkümüz, Erkekler hemde kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Aşağıdaki güfteler kadınlar arasında Ahenk Türküsü olarak da söylenir.
Merhametsizlerden bir cananım var
Sermaye aşkından çok ziyanım var
Mihnet çarşısında dükkanım var
GAM OLUR SATARIM KAPAN KAPANA
DERT OLUR SATARIM YAĞMA YAĞMAYA
KÜTAHYANIN PINARLARI AKIŞIR
Bundan 100-120 yıl önce Kütahya 'da bir ailenin çok genç yakışıklı, sözü dinlenir, temiz kalpli bir oğulları vardı. Orta halli bir başka ailenin de güzel, boylu poslu uzun saçlı bir kızları vardı. Kız biraz hoppa olduğu, ele, avuca sığmadığı için arkadaşları ona "Deli Düve" ismini vermişlerdi. İşte genç yakışıklı delikanlı Deli Düve 'ye aşık olur. O zamanlar Deli Düve adı dillere destandır. Genç Deli Düve 'yi ailesinden ister, fakat kızı vermezler. Kızla, genç saklı , saklı buluşurlar, bu durumu öğrenen aileleri razı olarak Deli Düve 'yi gençle evlendirirler. Fakat gençlerin saadetleri çok sürmez, bu kızın güzelliğini gören ve duyan zamanın delikanlıları kendilerini reddeden kızın kocasını hem kıskanır, hem de ona kin bağlarlar. Aradan bir hayli zaman geçer, bu genç ve güzel gelin birkaç delikanlı tarafından tehdit edilmeye başlar. Delikanlılar, "kocadan ayrılacaksın, yoksa seni dağa kaldırırız, kocanında gözlerini kör ederiz" diye haber salarlar.
Genç kadın önceleri aldırmaz ve kocasından saklar, onu sevdiği için de bir türlü kötülük etmelerine razı olamaz ve delikanlılara şöyle haber yollar. "Ne olur, kocamı rahat bırakın. Ona dokunmayın, ne isterseniz yapayım" der.
Bunu haber alan gençler, kadını kaçırmaya karar verirler. Aracı kadına "Biz ondan istediğimizi çeşme başında söyleyeceğiz. Oraya kadar gelsin" derler. Bunu duyan genç gelin meraktan çatlayacak bir duruma geldiğinden çeşme başına gider.
Daha önceden çeşme başında tuzak kuran delikanlılar kadının koşarak geldiğini göründe önüne çıkar ve hazırladıklarını at'ın üzerine atarak kaçırırlarken genç gelin çığlık atar, sesi duyan gelinin kocası Asalıoğlu, yardımına koşar. Kocasının geldiğini gören delikanlılar, hazır vaziyette beklemeğe başlarlar. Aralarındaki kanlı döğüş sonunda Asalıoğlu ölür, delikanlılar bu güzel gelini dağa kaldırırlar. Öteyandan oğullarının kanlar içinde yattığını gören gencin ana ve babası saçlarını, başlarını yolarlar.
KÜTAHYA 'NIN PINARLARI AKIŞIR
Kütahya 'nın pınarları akışır
Zaptiyeler (Devriyeler) kol kol olmuş bakışır
Asalıya cuha şalvar yakışır
AMAN AMAN VEHBİM ÖYLE BÖYLE OLURMU
AH BEN ÖLÜRSEM DÜNYA SANA KALIRMI
AMAN AMAN VEHBİM ÖYLE BÖYLE OLURMU
AH SEN ÖLÜRSEN DÜNYA BANA KALIRMI
SalıN geldi musallaya dayandı
Kar beyaz tenim al kanlara boyandı
Kar beyaz vehbim al kanlara boyandı
Seni vuran oğlan nasıl dayandı
AMAN AMAN VEHBİM ÖYLE BÖYLE OLURMU
AH BEN ÖLÜRSEM DÜNYA SANA KALIRMI
AMAN AMAN DELİ DÜVEM ÖYLE BÖYLE OLURMU
AH SEN ÖLÜRSEN DÜNYA BANA KALIRMI
MEŞEDEN GEL SÜRMELİM
Meşeden gel a sürmelim meşeden haydi suna boylum
Dolan gel damardını köşeden
Gız ben seni ah saramadım neşeden haydi suna boylum
OYNAŞIR BALIKLARI KARADENİZ DALGALI
BU YIL GÜZELLERİN BAŞI SEVDALI
Harman olsam düz ovada savrulsam haydi suna boylum
Kahve olsam tavalarda kavrulsam
Kemer olsam yar beline sarılsam haydi suna boylum
OYNAŞIR BALIKLARI KARADENİZ DALGALI
BU YIL GÜZELLERİN BAŞI SEVDALI
KAZIM (Mezar arasında türküsünün hikayesi)
Bundan 65 - 70 yıl önce Kütahya 'da mahalle kavgaları olurdu. Çocukların başladığı, iki ayrı mahalle kavgasını daha sonra büyükler devam ettirirdi. Hatta bu arada yaralanıp, ölenler bile olurdu. Ekseriyetle mevkii (Hıdırlık) tepesi olan bu kavgalarda sapan içine taşlar konularak aynı bir savaş ciddiyetle taraflar döğüşürlerdi. Önemli bir sebebe bağlı olmayan eğlence amacı ile başlayan ve Hıdırlık tepesinin ele geçirilmesiyle neticelenen bu kavgalarda mahallenin onuru korunmuş ve taraflarda cesaretini göstermiş olurlardı.
İşte böyle bir kavga sahnesi Gökçimen ve Sultanbağı mahalleleri arasında cereyan etmiştir. Önce çocukların taş ve sopalarla başlattığı kavga, daha sonra delikanlıların katılmasıyla silahlı, bıçaklı essah bir döğüş haline gelir, işte böyle bir döğüşte Hasan 'ın elindeki silah düşürülür. Bu defa Hasan kamasını çekerek etrafa saldırır ve karşısına çıkan Kazım 'ı bıçaklayarak kanlar içinde yere serer ve hiç yüzünden Kazım ölür.
İşte bu olay Kazım türküsünün doğmasına sebep olmuştur.
MEZAR ARASINDA
Mezar arasında kanlı kasaplar
İnsan ahbabına kama mı saplar
Cenazem geçiyor bakın ahbaplar
ASLANIM KAZIM 'IM YERDE YATIYOR
SAHA KÖSTEK KAYTAN BIYIK KANA BATIYOR
Mezar arasında harman olurmu
Kama yarasına derman olurmu
Kamayı vuranda iman olurmu
ASLANIM KAZIM 'IM YERDE YATIYOR
SAHAT KÖSTEK KAYTAN BIYIK KANA BATIYOR
Mezar arasında ötmesin kuşlar
Hayırdır inşallah gördüğüm düşler
Cenazeme gelsin bütün dervişler
ASLANIM KAZIM 'IM YERDE YATIYOR
SAHAT KÖSTEK KAYTAN BIYIK KANA BATIYOR
MUSTAFAM KAŞLARIN KARA
Mustafam kaşların kara
Sen açtın sineme yare
Oyna Serbest yarim oyunu
Ahırdan atlar boşanır
İner yaylaya döşenir
Benim yarim şal kuşanır
Elbette benim yarim gurbette
Haydin gidem nalbantlara
Nallatalım kır atlara
Meyil vermem ben yadlara
Oyna serbest yarim oyunu
SİNANOĞLU
Sinanoğlu derler benim adıma
Yiyen yiyen bilir ince bıçak tadına
Alamadım lezzetine tadına
VURUN ÇALIN ZEYBEKLERE BİR SİNANOĞLU
DÜŞMANLARI BOZAN BİR SİNANOĞLU
Sinaoğlu nun cepkeni sırmadan
Aç kapıyı konu komşu düşmanlarım duymadan
Alır seni de kaçarım vurmadan
VURUN ÇALIN ZEYBEKLERE BİR SİNANOĞLU
DÜŞMANLARI BOZAN BİR SİNANOĞLU
Sinanoğlu nun apdestliği sırmadan
Aç kapıyı pencereyi kırmadan
Kalk gidelim komşuların duymadan
VURUN ÇALIN ZEYBEKLERE BİR SİNANOĞLU
DÜŞMANLARI BOZAN BİR SİNANOĞLU
Sinanoğlu nun apdestliği yıkılsın
Yıkılsında yerine arpa ekilsin
Herkes sevdiğini alsın çekilsin
VURUN ÇALIN ZEYBEKLERE BİR SİNANOĞLU
DÜŞMANLARI BOZAN BİR SİNANOĞLU
TIPIR TIPIR
Tıpır tıpır yürürsün
Aman samur kürkü sürürsün
Sen bir vezir kızısın
Aman neden yayan yürürsün
AY AYŞEM MENEVŞEM
YORULDUM BÖYLE HER AKŞAM
Kiremitten su damlar
Aman bir kız verin adamlar
Bir kız bize çokmudur
Aman mahlenizde yokmudur
AY AYŞEM MENEVŞEM
YORULDUM BÖYLE HER AKŞAM